Other Works
Similiar Projects

Dubai Nhabitat

Birleşik Arap Emirlikleri’nin en büyük kenti olan Dubai, küçük ve sıradan bir balıkçı bölgesi iken 1950’lerde petrol’ün bulunmasıyla ve hızla büyüyen ekonomisiyle dünyadaki yerini gelişen kentler arasında konumlandırmaya başlamıştır.

O yıllarda sadece transit bir ticaret noktası olarak hizmet eden bu liman kenti, çeşitli kamu yapılarının, ulaşım modellerinin ve altyapı projelerinin geliştirilmesiyle büyük ölçekli yatırım potansiyellerine de kapılarını açmış ve kontrolsüz dönüşümü başlamıştır. Kerameti kendinden menkul bir çabayla gelişen Dubai kenti, aslında turizme kapılarını 1980’ler sonrası ve 1990’lı yılların başında uluslararası niteliklere sahip bir turizm merkezi olmak için stratejik bir kararla açmaktadır. Kent, 1994 yılındaki 1 milyon turist sayısı ve 2010 yılındaki 8 milyon’a ulaşan ziyaretçi sayısıyla kendini Ortadoğu’nun yeni finansal ve iş merkezi olma yolundaki çabalarına zemin hazırlamaya başlamıştır. Bununla beraber, 2017 yılında 15 milyonu aşan ziyaretçi sayısı ve 2,5 milyonun üzerinde nüfusuyla  Ortadoğu’nun küresel iş merkezi olma yolundaki çabalarının neticelerini toplayan Dubai, kendini dünyada küresel anlamda ticaret, iş, finans ve “büyüleyici” mimarinin de gözler önüne serildiği bir cazibe merkezine dönüştürmüştür.

Bu süreçte, Dubai yabancı paydaşlara açtığı yatırım pazarı ve simgesellik üzerinden yeni yapı üretme modelleriyle kendini var etmeye çalışan kentsel ölçekteki kontrolsüz bir planlama stratejisini takip etmeye başlar. Dubai’nin orantısız ve sürekli değişen master planı, artık eklektik bir dille oluşan, farklı ölçekler ve büyüklüklerle inşaa edilen “mega projeler” başlığı altında sunulur. Kent’in kendini orantısız, kontrolsüz ve ivedilikle büyüyen müthiş “yüksek kuleler”, “gökdelenler” ve ikonik yapılar üzerinden tariflemesi, bölgede herhangi bir yapı geliştirme politikasının takip edilip edilmediği sorusunu da tartışmaya açar. Buradaki yapılaşmaları ortak bir dil ya da tipolojilerle okumak pek mümkün değil. Bu nedenle, Dubai’nin kentsel gelişim planı olarak genel bir mantık düzleminde geliştirildiği söylenemez. Daha da ileri gitmek gerekirse, kendi vahasında bile sadece yüksekliği ile kendi görkemini gösteremeyecek izlenimi ve korkusu, yeni yapay adalar oluşturmayı ve kendi altyapısını tüm ihtişamıyla kurmayı hedefliyor. Aynı şekilde, bu bölgede geliştirilen somut bir konut tipolijisinden bahsetmek de çok mümkün görünmüyor. Ancak, yüksek rakamlar ve çeşitli temalarla sunulan lüks konutlar, bölgedeki eğitimli ve iyi yaşama kaygısı olan kozmopolit nüfusun taleplerini sadece prestij algısı üzerinden karşılamaya çalışıyor. Büyüklükleri ve yükseklikleri ile anonimleşmeye başlayan ve içinde barındırdıkları her türlü ihtiyaca karşılık vermek iddiası ile sunulan yeni Dubai konutları ya da “villa” tipolojileri bu anlamda asıl olan ihtiyaç ve alternatifler meselesini düşünmeye itiyor. . Bu anlamda, Dubai’deki Marina Bölgesi’nde önerilen Dubai Nhabitat, kendine dönük, kendine-yeterli, kapalı, soğuk ve anıtsallıklarıyla tek başına var olmaya çalışan yüksek yapıların aksine, “insan” kavramını merkezine alan ve farklı yaşam biçimlerini de değerlendirme potansiyeline sahip bir deneme olarak tasarlandı.

Dubai’nin Marina bölgesi, kıyı şeridi boyunca iri cüsseleriyle kendini gösteren ve dünyada da yükseklikleriyle yarışan çeşitli iş merkezi ve ofis kulelerinden oluşuyor. Dubai’nin üst ölçekteki kent planlamasını sistemik bir yaklaşımla okumak pek mümkün değil. Ancak kıyı şeridini takiben, Marina’ya eklemlenen Palm Jumeirah, Jumeirah’a 30km mesafede yer alan Palm Jebel Ali ve “The World Island” gibi ve beraberinde geliştirilen yapay adaları kolaylıkla okumak mümkün. Proje alanı, farklı yüksekliklere, monoton ve eklektik dillere sahip yoğun kuleler bölgesinin hemen arkasında konumlanıyor. Parselin ön tarafı Sheikh Ziyad yoluna cephe verirken, zemin kotunda bulunan metro istasyonuna bağlantısı, yaya ve araç geçişi trafiği yapının kütle yoğunluğunun hangi yöne doğru evrilmesi gerektiğini belirliyor. Buradan yola çıkarak, yüksek kulelere ve marina yönüne doğru az yoğunlukla ve olabildiğince açık alanla araziye yayılan  Dubai Nhabitat, zemin kattaki yoğun dağılımını ana yola doğru bırakıyor. Duba’nin kapalılık, tekdüzelik ve kendine-yeten yapılaşma biçimlerine eleştirel bir dille önerilen bu karma kullanım yapısı, olabildiğince geçirgen, farklı açılarda manzara veren, ara katlarda ve çatıda seyir teraslarına ve özel bahçelere sahip dış mekan kullanımına odaklanıyor. Yapının kendi görkemi modüler sistemle türetildiğinden, tekil olan yaşam hacimleri olabildiğince yalın ve basittir. Yapı, Marina cephesinde yer alan kulelerin yükseklikleriyle yarışmayı reddeden ve evrilebilir yapı tektoniği ile kendini tamamen kullanıma açan karma kullanımlı bir kule olarak tasarlanmaktadır. Bu içinde bulunduğu bağlamda çok rastlanılan bir durum değildir.

Zemin üstündeki kule yüksekliği ile 310 metreye ulaşan Dubai Nhabitat karma kullanım kulesi, aşağıdan-yukarı tamamen pixelleşen yapı diliyle, otel ve konut birimlerinden oluşuyor. Her katta özel bahçelerin oluşturulmasına izin veren modüler hacimler, Dubai’deki farklı konut ihtiyaçlarına çözüm üretmesi beklenerek tasarlanıyor. Kule’nin mimari yapı dili aşağıdan-yukarı ve yukarıdan-aşağı okunduğunda tek bir kütleymiş gibi algılanıyor. Oysa ki, yapı zemin kotunda ve 1.katta otel ve rezidans olarak birbirinden koparılıyor. Bu kopuşu sağlayan kentsel yarık, nihayetinde hem kamusal bir alan olarak tariflenmekte hem de arazide metro istasyonuna, yaya ve araç geçişine izin veren bir geçiş niteliği ile önemli bir kentsel öğe haline geliyor. 12. kot’a kadar üç ayrı sirkülasyon şemasıyla devam eden kule 12.kat ve diğer üst kat planında tariflenen teknik ara katlar, sosyal merkezlerle zenginleştirilen plan düzeni ile yapının bütüncül yoğunluğu hafifletiliyor ve bölünüyor. 12. Kattan sonra kule çift sirkülasyonla devam ediyor. Otopark alanlarının bir bölümü zemin üstü katlara taşınarak yaya sirkülasyonları kısaltılıyor. Doğası ve formu gereği kontrolsüz çoğalmaya izin veren Dubai Nhabitat’in yapı strüktürü, algoritmik bir yöntemle düzenleniyor. Ancak yine de vurgulamak gerekirse, 140,000 metrekare inşaat alanına sahip bu karma kullanım yapısı, strüktürel sınırlamalarla sıkışmayan 8mx8m’lik bir gridal düzende büyüyüp küçülerek belirlenen ihtiyaç programına göre farklı konut varyasyonlarını da üretiyor. Her modül, Dubai’nin iklim koşulları da göz ününe alındığında, olabildiğince gün ışığından yararlanmak ve maximum enerji verimliliğini sağlamak için modül boyunca açılan camlar ve dolu yüzeylerle kurgulanıyor. Proje, kendi bağlamında ve Dubai’nin genel yapılaşma politikaları çerçevesinde değerlendirildiğinde, olabildiğince çevresine açık, pragmatik, farklı kullanımlara izin veren ve kullanıcıların kendi doğal yaşam çevresini oluşturmaya olanak sağlayan gerçekçi bir deneme olarak önerilmektedir.

Details
Project Location: Birleşik Arap Emirlikleri, Dubai
Project Type: Hotel / Motel, Housing Complex
Proje Tipi Grubu: Konaklama, Konut
Projcet Manager: R. Güneş Gökçek
Project Start Date: 2017
Project End Date: 2017
Building Plot Area: 9,700 m²
Total Construction Area: 140,000 m2

Pin It
Architectural Offices
Architects

R. Güneş Gökçek

Ahmet Çağlar

Ozan Burak Güzey