1. Ödül, Pamukkale Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi ve Yakın Çevresi Mimari Proje Yarışması
PROJE RAPORUMimarlık salt bir mesleki etkinliğin ötesinde insan, yaşam ve doğa üzerinden şekillenen bir yolculuktur. Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Binası öğrenciler için bu yolculuğun ilk durağıdır ve bu durak içinde bulunduğu coğrafyadaki varoluşun bir yorumu olarak karşımıza çıkar. Bağlamsal olarak yalnızlaşma ve yabancılaşma olarak da okunabilecek bu durum aslında mimarlığın yeni ancak zamansız arayışlarına yapılan bir göndermedir. Bu anlamda Fakülte Binası kampüs içerisinden yükselirken mimarlığın en saf halini doğanın içerisinde bulur ve Karcı Dağı eteklerine dayanır. Onunla konuşurken, dağın yamacını koklar, toprağına sarılır ve kayasına tutunur. Dağ ise bina ile şehre doğru uzanır, kampüse dokunur. Bu düşünceler ile tasarlanan kabuk doğayı sentetik bir mimari akıl ile yoğururken, mimarlık ve tasarımı, doğa ile insan arasındaki bu bütünleşme ve çelişkinin öyküsü üzerinden öğrencilere anlatır...
[Makro Yaklaşım]
Makro ölçekteki temel yaklaşım, mevcut kampüs sisteminin doğanın içerisine doğru uzatılması ile Mimarlık ve Tasarım Fakültesi için bir alt ortam yaratılması ve kampüsün yakın çevresindeki peyzaj ile ilişkisinin kullanım üzerinden yeniden şekillendirilmesidir. Verilen alan içerisindeki kütlesel konumlanma, kampüs çeperindeki yolun ile binanın alt kotundaki kamusal platform ile buluşturulması ile sağlanır. Kütle yamacın topoğrafyasına eklemlenirken doğanın kendi tektoniği ile yapısallık arasındaki bu kesişimden binanın mimari kurgusu şekillenir. Kampüsün bu şekilde genleşmesi sadece fakültedeki öğrencilerin değil tüm kampüs kullanıcıların erişebileceği, yamacın kendine özgü dokusu ile bütünleşmiş yeni bir sosyal ve kamusal odağı meydana getirir.
[Kütlesel Konfigürasyon]
Karcı Dağı'nın eteklerinde konumlanan bu net ve monolitik kütle aynı zamanda farklı düzlemlerde iki ana kamusal yüzeyi oluşturur. Alt meydan kendisine doğru uzanan bir konsol ve dağın çeperindeki duvar ile tanımlanır. Bu duvar aynı zamanda yamaç ile alt meydan arasındaki geçişi açıkça vurgulayan bir mimari eleman olarak yamacın peyzajına katılır. Bu duvar aynı zamanda öğrencilerin üzerinde açık sergiler yapabildikleri ve deneysel çalışmaları ile sürekli değişebilen bir aktif öğrenme aracıdır. Bina üst yüzeyindeki platform ise yamacın içine eklemlenen kütlenin doğa ile en yoğun ilişkide olduğu yerdir. Bu iki ara düzey arasında konumlanan kabuk ise iç mekanlar üzerinden platformları birbirine bağlarken kullanıcılara iç ve dış mekan sürekliliği ile de farklı deneyimleri sunar.
[Tektonik Katmanlaşma]
Bina kendine özgü kütlesel oranları içerisinde farklı düzeylerde belirginleşen ve dağın varlığından şekillenen tektonik katmanlardan oluşur. Bu katmanlar farklı taşıyıcı sistemleri tamamlayan belirgin yapısal elemanlar ve malzeme kararları üzerinde okunur. Birinci katman binanın ana taşıyıcısı olan betonarme sistem ve ona bağlı beton kabuğun bütünleşmesidir. Bu katmanın bileşenlerine ait geometriler ve binanın alt bileşenleri ile olan tektonik ilişkileri bir mimarlık okulunun içeriğini vurgulayan güçlü, net ve arkaik bir estetiğe referans verir. Bu katman üzerine yerleşen sınıflar ve idari mekanlar betonarme sistem üzerine takılmış hacimlerdir. Bu hacimler kendilerini oluşturan hafif çelik taşıyıcılar ve betonarme taşıyıcılara yerleşen prekast döşemeler ile sisteme katılırlar. Son katman ise bina içerisindeki sirkülasyonun bir kısmını üzerinde taşıyan ve kabuk içerisindeki ana boşluğun ara seviyesinde beliren çelik iskelettir.
[Pedagojik Entegrasyon]
Tüm bu tektonik katmanların füzyonu ise bir "iç boşluktur" ve bu boşluk okulun devingen bir şekilde yeniden konfigüre edilebildiği yaşayan ve evirilen bir mekansal örüntüyü ortaya koyar. Bu boşluk öğrencilerin mimarlık ve tasarım serüvenleri boyunca farklı olasılıklara ve karşılaşmalara ev sahipliği yapan bir ortamdır ve merkezinde ise "deneyimleme" ve "üretim" mekanı olan stüdyo yer alır. Fakültedeki bölümlere ait stüdyoların bu düzlem üzerinde bütünleşmesi disiplinlerarası bilgi geçişi ve tasarım eğitiminde pedagojik entegrasyonu sağlar. Stüdyo bir salt bir eğitim mekanın ötesinde kendi kültürünü ve yaşamını oluşturan bir organizmadır ve yaratılan kabuğun altındaki bir "toplam mekan" olarak binanın ve yaşamın kendisini tanımlar. Stüdyo öğrencinin evidir.
[Mekan Kurgusu] "Kolektör Düzlem
Bina kurgusunun en önemli öğesi ise hiç kuşkusuz eğitim mekânlarının merkezinde yer alan "Kolektör Düzlem" ve onun alt programlarıdır. Okul içerisindeki her türlü sosyal aktiviteleri ve enformel etkinlikleri üzerinde taşıyan bu düzlem öğrencilerin toplu etkinlikleri, jüriler, sergiler, sunuşlar, paneller ve atölye çalışmaları için dinamik bir paylaşım ortamıdır. Düzlemin sonunda ise binanın üst çeperindeki platforma geçişin yapıldığı konik bir strüktürel boşluk bulunur. Bina içerisindeki yaşam, stüdyolar ve "Kolektör Düzlem" arasında nefes alıp verirken, okulun çok boyutlu mekan kurgusu, stüdyolardaki formel eğitim ile öğrencilerin yoğun enformel etkinlikleri arasında güçlü bir bağ oluşturur. Bu mekânsal yaklaşım ile okul içerisinde her zaman canlı ve zengin bir stüdyo ve tasarım kültürünün oluşması hedeflenir.
Stüdyo dışı derslerin yapıldığı sınıflar kabuğun tanımladığı boşluk içerisine asılan kütleler olarak düşünülmüştür. Sınıflar boşluk içerisine yerleşirken farklı seviyelerde görsel eşikleri meydana getirir. Sınıflardaki eğitim etkinliklerin stüdyo içerisindeki deneyimin bir parçası olmasından hareketle sınıf kütleleri stüdyoların yakın uzantıları olarak konumlanmıştır. Bina programı içerisinde yer alan idari mekanlar ve öğretim üyelerine ait odalar binanın kuzeybatı kolunda yer alır. İdari yapılar ve farklı akademik bölümlere ait alt kümelerden oluşan bu kola binanın farklı kotlarından ulaşılır. Binanın zemin altında kalan bölümünde ise atölyeler, laboratuvarlar, servis mekanları ve teknik hacimler bulunur.
[Etaplama] Kütlesel Evrimleşme
Bina programında pragmatik bir veri olan etaplama konusu yeni bir kütleleşme veya farklı bir bloğun eklemlenmesi yerine önerilen kabuğun tektonik anlamda evrimleşmesi üzerinden ele alınır. Bu yaklaşım sadece estetik veya mekânsal bir kararın ötesinde tasarım yaklaşımına özel bir yapısal düşüncenin sonucudur. Binanın birincil evresinde kamusal dış boşluklar ve avlular olarak yer alan bölümler iç fonksiyonları tamamlayıcı bir unsur olurken, binanın ikincil evresinde bu boşluklara son derece hafif ve ince konstrüksiyonlar ile yeni eğitim programlarına ait alt mekanlar eklemlenir. Bu eklemler bina içerisinde yükselerek üst yüzeydeki kamusal platform ve peyzaj ile bütünleşen kütlele olarak belirginleşir. Bu yaklaşımın bir diğer tarafında inşaat ve yeniden işlevlendirme süreçleri için direk maliyetlerin azaltılması ve zamanın etkin kullanımı yer alır. Binanın tam modüler sistem altyapısı ve tektonik karakteri, Parametrik BIM, OSM (Off-Site Manufacturing) ve Kitlesel Özelleştirme gibi çağdaş konstrüksiyon ve üretim teknolojilerine tam uyumlu bina bileşenlerini içerir.
[Peyzaj] Doğal Bütünleşme...
Bir mimarlık olarak peyzaj yaklaşımı ile kabuk üstü platform tümü ile doğadan kopmuş sentetik bir peyzaj dilini üstlenir. Topoğrafya ile kurulan yerleşme dili içinde yamaç bir ucundan platforma doğru ilerlerken daha önce sözü edilen belirme konusundaki karşıtlıktaki ağırlığını da belirler. Dolayısı ile platforma sızan doğa tümü ile kendine ait unsurlarla (toprak, çalılıklar, alt dokular, karıncalar, solucanlar, dökülmüş yaprak, tohum kapçıkları dokuları gibi) var olur. Bununla birlikte platform boşluklar, doğanın kot değiştirerek girişe kanar uzanan geçiş boşluğu-kanalı, ışıklıklar, kabuğu delen ve en alt katların dış ile buluşmasını sağlayan düşey sirkülasyon konisi, asansörler ve bacalar bu sentetik peyzajın yapısal unsurları iken; baca hattı boyunca doğaya en yakın doğrultu üzerinde dizilen kavaklık ve gölgeli oturma alanlarını bir yeşil bulut gibi örten iki alanda beliren iğdelikler ve yer düzleminde bu geometrik aklın temsiliyetine bir tür teyzinat olarak tutunan zemin çatlakları içindeki sazlıklar da aslında oralı olana bir göndermedir. Yapı kontuearı boyunca doğaya farklı kotlardan mümkün olup oluşturulan yollar farklı kotlardan mevcut düpa içi yollara bağlanır. Bu hatlar boyunca oluşturulan bahçe podları birçok informel aktiviteye ev sahipliği yapacaklardır. Tüm alanda yapılan yeşil müdahaleler tümü ile mevcut yeşil dokunun geliştirilmesi yönündedir.
[Sürdürülebilirlik]
Pamukkale Üniversitesi Mimarlık Fakültesi binası için sürdürülebilirlik konusu tasarım yaklaşımının temelini oluşturan doğa ile bütünleşme üzerinden ele alınır. Temel anlamda kontrolü sağlanacak üç öğe doğal ışık, hava ve su dur. Bina kuzeybatı ve güneydoğu yönlerindeki çeperlerinden yoğun ışık alır. Kütlenin üst yüzerindeki ışıklıklar ise iç mekanlara doğru yönlendirilmiş mimari elemanlar olarak binanın iç kısımlarına yoğun gün ışığı sağlarlar.
Binanın yamaç içerisindeki yerleşimi enerji kaybını dengeleyen ve ısı korunumu seviyesini artıran bir durumdur. Binanın üst platformundaki peyzaj dokusu ve katmanlaşma yine enerji korunumu için önemli bileşenlerdir. Bina ısıtma sistemleri için tercihe bağlı olarak jeotermal ısı pompası önerilmektedir. Binanın toprak ile olan ilişkisi üzerinden bu sistemin daha düşük maliyetler ile gerçekleştirilmesi mümkündür.