Gümüşyan Konağı Restorasyonu
Abbasağa Parkı’nın üst kotunda, güneye bakan ana giriş kapısı karşısında bulunan yapı, Pervititch haritalarında 9 numaralı paftada "Villa Ipranosian" adıyla yer alıyor.Amasyalı bir aile olan İbranosyanlar, 19.yy ortasından 20.yy başlarına kadar tekstil alanında faaliyet göstermiş ticari ve üretim kuruluşudur. Yeprem İbranosyan’ın 1890’lı yıllarda İstanbul’a yerleştiği, aynı dönemde ticari bir ofis ve kumaş deposu kurduğu biliniyor. 1896 sonrasında da ailece İstanbul’a taşınmışlar ve Maruke İbranosyan ile birlikte İbranosyan Kardeşler Ticaret Evi’ni kurmuşlar. Anadolu’da yaklaşık 50 şubede beşbinden fazla Ermeni aileye iş olanağı sağlamışlar. Ancak I. Dünya Savaşı sırasında şirketin tüm şubeleri kapatılmış. Kardeşlerin ölümünden sonra tüm mal varlığı açık arttırmayla satılmıştır. Günümüzde mülkiyeti Beyoğlu Ohannes Gümüşyan Ermeni Kilisesi Vakfı’na aittir.
Taban alanı brüt 150 m2 olan yapıda bodrum kat, zemin kat, cumbalı 1. kat, cumbalı ve balkonlu 2. kat olmak üzere 4 katta toplam 600 m2 bulunmaktadır. Bu katlara ek olarak en üst kotta yer alan üzeri açık 150 m2 büyüklüğündeki terastan tarihi yarımadayı, boğazın Marmara denizi bağlantısını ve şehrin Barbaros Bulvarı aksındaki silüetini görmek mümkündür.
Mermer kolonlarla tariflenen ana giriş cephesini ve arka cepheyi kuşatan, bütünüyle aynı kotta kullanılabilecek bir bahçesi bulunmaktadır. Servis girişi olarak da kullanılabilecek mutfak kapısı doğrudan yolla bağlantılıdır. Ayrıca, yoldan bağımsız girişi olan 20 m2 dükkan da yapıya aittir.
Yapının duvarlarında dolu tuğla ve 15cm kalınlığında malta taşı kaplama malzemesi olarak kullanılmıştır. Bodrum kat ve 2.kat tavanlarında volta döşeme tekniğiyle döşemeler oluşturulmuştur. Zemin kat ve 1.katta ise tavanlar ahşap kirişlerle teşkil edilmiştir. Restorasyon aşamasında bodrum kat duvarları aslına uygun şekilde tamamlanmış ve gerekli yerlerde güçlendirmeler yapılmıştır. Benzer şekilde ahşap döşeme kirişlerinde de ek bağlantılarla güçlendirmeler yapılmıştır.
Teras ve balkon döşemelerinden akan sularla yıllar içinde yıpranan yapının terası, 1950’li yıllarda ahşap çatı ile kapatılmıştır. Sonradan yapılan bu çatının ağırlığıyla taş cephe kaplamalarında bozulmalar meydana gelmiştir. Restorasyon aşamasında çatı sökülmüş ve özgün detaylarıyla taş parapetler yapılmıştır.
Restorasyon öncesinde yapının sadece zemin katındaki iki odasının tavan resimleri görünür durumdadır. Uygulama aşamasında yapılan raspalarla, her katta duvar ve tavan resimleri ortaya çıkarılmıştır. Bu resimler kuru sıva üzerine yapılmıştır. Duvar resimlerinin kompozisyonlarında benzerlikler olmasına rağmen bezemeler birbirinden farklıdır. Tavanlarda ise farklı kompozisyonlar uygulanmıştır. Bezemelerde kullanılan motifler, kompozisyon üslup ve teknikleri II. Abdülhamit döneminde (1876-1909) yapıldığını göstermektedir. Duvar resimlerinin restorasyonunda eksik desenler tamamlanmadan olduğu gibi bırakılmış, sadece eksik sıvalarla birlikte kompozisyonun algılanabilmesi için gerekli konturlar tamamlanmıştır.