3. Mansiyon, Mimar Sinan Müzesi ve Mimarlık Merkezi Ulusal Mimari Proje Yarışması
Proje raporu:Yerle Gök Arasında Asılı Bir Yer Kabuğu
Anlamaya parçalayarak başlıyoruz.
Bütünü anlaşılabilir parçalarına ayrıştırarak ve onları zihnin gözcülüğünde peşi sıra tekrar birleştirerek de bir sentez ve çıkarım elde ediyoruz. Fakat bu bozup tekrar kurma sırasında bazı önemli esanslar kayboluyor ve ortaya çıkan yeni anlam, anlamaya çalıştığımız konudan uzakta kalabiliyor, sığlaşıyor. Uçma eylemini anlamak için uçağı parçalarına bölebiliriz fakat motor, vida vs gibi parçaları bir araya getirdiğimizde uçan bir nesne elde edeceğimizi bu parçalara bakarak anlayamayız. Bütün; parçalar bir araya geldiğinde bambaşka bir hale dönüşebilir.
Sinan üzerine düşünmenin sanırım en tehlikeli tarafı bu. O’nu analiz edip anlamaya çalıştıkça, ondan uzaklaşırız.
Etnik bir coğrafyada, benzersiz Erciyes Dağı gözcülüğünde, jeolojik, kültürel ve tarihsel olarak zengin katmanlı bir yer kabuğu üzerinde Sinan için bir müze yapıyoruz. Bu zenginlik içerisinde kaybolmadan, tehlikeli bir “imgeler dünyasından” arınıp Sinan olma derdine düşmeden bir tavır özdeşliği kurmayı amaçladık.
Tasarımı ellerimizle kazıyarak oluşturduk. Dokunmanın ve el ile yapma etme hissinin zamanlar üstü bir bağlaç olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda bu topraklarda ellerini kullanarak var olmuş tüm zanaatkarların desturunu alarak başlıyoruz.
Yaptığımız ise yükseltilmiş bir yer kabuğu tasarlamak. Bulunduğu yerin toprağının izini taşıyan, hatta o sayede biçimini sağlayabilen bir yer kabuğu...
Bu yer kabuğu bir park. Bağlamsal olarak bir parkın parçası olduğumuzun farkında olarak, tekdüze park içerisinde yerden yükseltilmiş bir park oluşturuyoruz. Yükseltilmiş bu yer kabuğu; zemin ile gök arasında dramatik bir ara mekan tarifliyor, Erciyes Dağı’nı ve parkın geri kalanını farklı bir kottan deneyimlemek için bir imkan sunuyor. Zeminde yer kapladığı alanı çatısında nitelikli bir peyzaj ile kentliye katma değerli şekilde iade ediyor.
Yükseltilmiş yer kabuğunun altı ise bambaşka bir dünya. Burada alışılageldik yerel malzemelerin bambaşka inşa yöntemleri sayesinde elde edilmiş farklı yüzeyler sekansına kapılıyoruz. Dış mekan malzemesinin iç mekanda çeşitlenerek devam ettiği ve ayağınızın altındaki hissiyatın her an diri tutulduğu, günün her saati farklı ışık durumları ile bir anı bir öncekinden farklı bir dünyanın kurulduğu, içinde ve üstünde sürekli insan hareketinin olduğu zengin bir dünya burası.
Biz Sinan’ı bir tavır (attitude) olarak anlıyoruz. Herhangi bir imgesel analiz ve çıkarımdan bilinçli olarak kaçınıyoruz.
Hiç Sinan’dan bahsetmeden bir tavır özdeşliği içinde Sinan için bir yer kurmanın derdine düştük.
Burası el fakir-ül hakir Sinan için bir yerdir...
Hoşgeldiniz