İlgili Projeler

Ayasofya Naos Bölümü Döşeme ve Kuzey Cephesi İç Yüzeylerinin Mevcut Halinin Belgelenmesi İşi



İstanbul, M.Ö. çağlarda birçok medeniyet ve kültürü ağırlamıştır. Bizans İmparatorluğu döneminde inşa edilen I. kilise, M.S. 360 yılında ibadete açılmış ve sonra 404 yılında bir isyanla yıkılmıştır. I. kilisenin yıkılmasından sonra, M.S. 415 yılında Mimar Ruffinos tarafından İmparator II.Theodosios zamanında II. Kilise, I. Kilisenin temelleri üzerine inşa edilmiştir. Yine bazilika planlı bu yapı 532 yılında yanmıştır. İmparator 1. Justinianus (527-565) ilk iki Ayasofya’dan daha büyük bir kilise yaptırmak istemiş, çağın ünlü mimarlarından Miletos’lu İsidoros ve Tralles’i Anthemios’a günümüze ulaşan Ayasofya’yı yaptırmıştır. Anadolu’nun antik şehir kalıntılarından sütunlar, başlıklar, mermerler ve renkli taşlar Ayasofya’da kullanılmak üzere İstanbul’a getirilmiştir. Justinianus döneminde Ayasofya olarak adlandırılan bu yapı kubbeli ve bazilikal planlıdır. Ortada bir ibadet alanı ve her iki tarafta nefler bulunmaktadır. Dört rampa yardımıyla üst kata ulaşılmaktadır ve üst kat galerisi bulunmaktadır. İbadet alanı yaklaşık olarak 79,3 x 69,5 metre ve narteksi de içerecek biçimde, 100x70 metre boyutlarındadır.

Kilise Osmanlı Sultanı Fatih’in İstanbul’u eline geçirmesiyle birlikte cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Böylece Fatih’in (İS 1451-1481) saltanatı sırasında inanç değişimine bağlı olarak kilise yeni düzenlemeler uğramıştır. Ahşap bir minare, sarnıç ve yanına da bir medrese inşa edilmiştir. Cumhuriyet döneminden sonra müze olan bu önemli tarihsel yapı, şu anda cami olarak kullanımına devam edilmektedir.

Yüzyıllar boyunca varlığını sürdüren Ayasofya birçok kez bakım ve onarım görmüştür. Ayasofya yapılan bakım ve onarımlar çok kapsamlı bir restorasyon çalışması olduğundan farklı konulardan uzmanlar ve akademisyenlerle birlikte çalışmalarımız sürdürülmüştür. Ayasofya iç mekan Naos bölümü restorasyonu çalışmalarında Aslı Mimarlık tarafından belgelenen ve projelendirilen çalışmada yapının iç mekan Naos bölümü döşeme ve kuzey cephesi iç yüzeylerinin mevcut hali belgelenmiş ve projelendirilmiştir. 

Üç boyutlu tarama yöntemi ile mevcut durumun belgelemesi, hasar analizileri, malzeme analizleri, dönem analizleri ve strüktürel incelemeler için jeoradar çalışmaları gibi pek çok aşamada yapı değerlendirilmiştir. Ayasofya’nın büyüklüğü ve proje aşamalarının kapsamı göz önünde bulundurulduğunda doğru bir planlama yapmak çok önemli olmuştur.

Proje sürecinde ölçüm yöntemi öncelikle günümüz teknolojisini kullandığımız üç boyutlu tarama yöntemidir. Yaklaşık 500 tarama ölçümü ile mevcut durumun birebir olarak üç boyutlu datalarını elde ederek yapının nokta bulutu verilerini oluşmuştur. Bu ölçümler yapılabilmesi için yaklaşık 200 noktaya referans noktası yerleştirilmiştir. Referans noktaları ölçümlerin birbirine birleştirilmesi ve bu yöntem sayesinde ölçüm hatasının milimetrenin altına inmesini sağlamaktadır. Yapının mimari elemanlarının detaylı oluşu ve açıklıkların fazla olması daha kapsamlı ve hassas ölçümler yapmamızı gerektirmiştir. Yapıya çok büyük bir hassasiyet gösterildiğinden kullanılan teknolojik ölçüm imkanlarının yanında geleneksel elle ölçüm yöntemleri de kullanılmıştır. Çalışılan alana göre karbonlama yöntemleri ile birebir kopyalar çıkarılmıştır.

Sahada yapılan tüm bu işlemlerin bilgisayar ortamına aktarılması elde edilen üç boyutlu tarama verilerinin tek tek incelenmesi, temizlemesi ve birbirleriyle birleştirme aşaması çok titizlikle yapılmıştır. Oluşturulan datalar ile yapının mevcut durum çizimleri belgelenmiştir.

Mevcut yapının malzeme analizlerinin çıkarılması da ayrıca titizlik gerektiren başka bir aşamadır. Tüm yüzeydeki tuğla, metal, ahşap, mermer yüzeyler gibi pek çok materyalin tek tek incelenmiş gerekirse numuneler alınarak laboratuvarlarda malzeme türleri malzemeler üzerindeki bozulmalar tespit edilerek lejantları çıkarılmıştır.

Ana iç mekan naos bölümü döşeme ve kuzey cephesi yüzeylerinde oluşan yüzeysel hasarlar tespit edilmiş ve belgelenmiştir. Tespit edilen hasar türlerine göre paftalar renklendirilmiştir. Yapılan tespitlere göre Ayasofya Bilim Kurulu görüşlerine göre müdahale paftaları oluşturulmuştur.

Döşeme yüzeyinde kullanıma bağlı olarak ve yapının yaşı itibari ile çukur, tümsekler ve aşınmalar oluşmuştur. Üç boyutlu tarama yöntemi ile ölçümü yapılmıştır. Elde edilen veriler üzerinde düşey yönde 2,5 cm aralıklar ile plan kesitler çıkartılmış ve böylelikle kot (yükseklik) dağılım paftası oluşturulmuştur. Bu belgeme ile döşeme yüzeyinde oluşan farklılıklar belgelenmiş ve gerekli görülen yerler için müdahale kararı alınmıştır. 

Strüktürel yapının incelenmesi de uzman akademisyen ile çeşitli anten boyutları kullanılarak jeoradar çalışmaları ile yapılmıştır. Buradan çıkan veriler ile alınacak yapısal önlemler belirlenmiştir.

Ayasofya’nın mevcut durum belgeleme çalışmaları Ayasofya Bilim Kurulu ve İlgili Koruma Kurulu görüş ve onayları alınarak tamamlanmıştır.

Yapılan mevcut durum (rölöve) belgeleme çalışmaları yapının yapıldığı günden günümüze gelene kadar geçirdiği değişimler, yapılan çalışmalar ilgili kurumların arşivlerinde araştırılmış uzman akademisyenler ve Ayasofya Bilim Kurulu görüşleri alınarak mevcut durumu ile karşılaştırılmıştır. Elde edilen bilgi ve belgeler doğrultusunda dönem analizi paftaları oluşturulmuştur.

Yapılan tüm belgeleme çalışmalarının raporlamaları yapılarak koruma kuruluna teslim edilmiştir.

Tabi ki bu süreçler çok meşakkatli olmuştur. Böylesinde önemli bir yapıda yapılan her türlü belgeleme detaylı incelemelerden ve onay süreçlerinden geçmektedir. Yapının insan sirkülasyonuna kapanmamış olması müze ve cami olarak devam ediyor olması çalışma sürecinde bizleri etkileyen en büyük zorlayıcı etken olmuştur.

Çalışmalar sırasında kullanılan iskele sistemi çoğu zaman büyüklüğünden kaynaklı eleştirilere maruz kalmış olsa da aslında böylesine önemli bir esere zarar vermemek adınadır. Çünkü zeminden kubbeye kadar uzanan iskele hiçbir yerinden Ayasofya duvarlarına sabitlenmemiştir. Mühendislik gereği iskelenin stabil bir şekilde ayakta durması için büyük bir iskele oluşturmak zorunda kalınmıştır.

Mevcut durum belgeleme işlemleri onay sürecinden sonra yapının kuzey tympanum duvar yüzeyi raspalanarak (kazınarak) strüktürel örgü sistemine ulaşılmıştır. Tabi bu yöntem çok hassas bir aşamada gerçekleşmiştir. Öncesinde açılacak yüzeyin kalınlığı tespit edilmiştir. Yapılan tespit bistüri adı verilen küçük bir bıçakla yapılmış ve sonrasında makine desteği kullanılmadan geleneksel el aletleri ile esere zarar vermeden açılmıştır. Ve böylece yapının strüktürel örgü sistemine ulaşılmış üç boyutlu tarama dataları oluşturulmuş çizimleri yapılarak belgelenmiştir. Bu aşamadaki çalışma yöntemi de raspa yapılmadan önceki proje süreçleriyle aynı teknik ve yöntemler ile belgelenmiştir.

Malzeme analizleri çıkarılmış ve müdahale yöntemlerine Ayasofya Bilim Kurulu koordinesinde karar verilmiştir. İlgili Koruma Kurulu onayları alınarak restorasyon çalışmaları yapılmaktadır.

Dünyaca tanınan önemli bir yapının proje sürecinde birçok konuda araştırma ve inceleme yapma fırsatı bulmamız, geleneksel yöntemleri ve teknolojiyi birlikte kullanmış olmamız ile daha geniş ve kapsamlı çalışma ortamımız oluşmuştur.

Künye
Proje Yeri: İstanbul, Fatih
İşveren: İstanbul Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı
Danışman: Zeynep Ahunbay, Nevzat İlhan, Mustafa Erdik, Asnu Bilban Yalçın, Selçuk Mülayim, Ahmet Güleç, Namık Aysal, Abdullah Sinan Öngen, Fethi Ahmet Yüksel
Ana Yüklenici: Özbersan İnşaat
Proje Yöneticisi: Aslı Karaarslan Özcan, Hüseyin Tonguç Özcan
Proje Başlangıç Yılı: 2012
Proje Bitiş Yılı: 2020
İnşaat Başlangıç Yılı: 2013
İnşaat Bitiş Yılı: 2020
Arsa Alanı: 26.682 m²
Toplam İnşaat Alanı: 3.974 m²

Pin It
Mimarlık Ofisi
Mimar

Göksel Çay

Ahmet Kami Sevim

Recep Koca

Emrah Kapulu

Yavuz Hisoğlu

Gizem İnal

Özge Ata