Kocaeli Mannesman Kongre Merkezi
Özer/Ürger Mimarlık'ın davetli yarışma sonucu elde ettiği kongre merkezi projesinin inşaatı 2017 yılında başladı.Tasarımcıları, projeyi anlatıyor:
Kocaeli sahili uzun yıllardır Cumhuriyet'in endüstri üretim tesislerine ev sahipliği yapmakta ve ülkenin kalkınmasına önemli katkılar sunmaktadır. Ancak yıllar içinde kentin büyümesi, kentleşmenin artması ile bu üretim tesisleri kent içinde kalmıştır. Bu durum uzun bir sahil şeridinin halkın kullanımına kapanması ile sonuçlanmıştır. 2007 ve 2009 yılındaki SEKA park projeleriyle endüstri alanlarının kamu kullanımına terk süreci başlamıştır. Bu alanda çok başarılı bir örnek olan SEKA park projeleri bugün halk tarafından çok kullanılan kamusal alanlar haline gelmiştir.
Projeye konu olan fabrika alanı ise 1955 yılında yapılmış ve uzun yıllar faaliyet vermiştir. İki park arasında yer alan fabrika arazisi bugün terk edilmiş haldedir ve iki alan arasında dar bir geçişe izin vermektedir. Bu dar geçiş fiziksel bir bağ sağlasa da alan iki park arasında psikolojik bir bariyer durumundadır. Bu durum iki parkın tasarımına da yansımış, geniş rekreasyon alanları Mannesman fabrikasına yaklaşırken birer tepe ile sonlandırılmıştır.
Mannesman fabrikasının kamusal bir kültür alanına dönüşmesi projesi bu iki tepeyi birbirine bağlar ve iki parkın birleşmesiyle daha büyük bir kamusal alan elde edilmesini sağlar. Bunun yanında Mannesman fabrikasının yeniden işlevlendirilmesi ile tüm kıyı programlanmış olur ve bu kültür parkı ile “eksik parça” tamamlanarak, bugün çoğunlukla açık alan faaliyetleri barındıran kıyı bandına zengin bir kültürel içerik sunar.
Kocaeli Mannesman fabrikası yıllar içerisinde ihtiyaca göre yapılan eklemeler sonucunda eklektik bir yapı durumundadır. Bu durum, faklı yapı karakterlerini bir karmaşa içinde barındırmasına sebep olurken bir yandan da yıllar içinde değişen endüstriyel yapı yapım tekniklerine dair bir hafıza oluşturmasını sağlamıştır. Bu gerçeklikten hareketle projenin tasarımında ana hedef; yapıların farklı karakterlerini bir üst karakterde bir araya getirirken onların hafızalarını korumak, geliştirmek ve bu sayede alanın teknolojik mirasına bir gönderme yapmaktır. Bu hedef yıllarca bu alanda çalışmış kentlinin, kaybolmaya yüz tutan aidiyet hislerinin korunmasını da içerir.
Cephenin geri çekilmesi
Yapılar Mannesman fabrikasının üretim işlevi sürdürdüğü süreçte, neredeyse tümüyle yola dayanmış ve yolla aralarında 130 cm. bir kaldırım kalmıştır. Kültür park haline gelen alanda tespit edilen bu potansiyel sorun projede yapıların son akslarının yan duvarlarının kaldırılması ve yol cephelerinde mevcut tuğla duvarın geçirgen hale getirilmesi ile ortadan kaldırılmıştır. Bu sayede yapılar yolla olan cephe hatlarını korurlarken aynı zamanda girişleri önünde kontrollü bir yarı açık alan elde edilmiştir.
Konferans Salonu
Fabrikadaki mevcut açıklıklar, 1500 – 2000 kişilik bir konferans salonuna izin vermemektedir. Ayrıca sahne arkası mekânların ve teknik hacimlerin konumlanacağı bir bodrum yapma imkânı da yoktur. Bu sebeple konferans salonu kuzeybatıdaki kütlenin içerisine ve sahnesi yol tarafında olacak şekilde yerleştirilmiştir. Böylelikle 250 cm yukarıda olan yol tarafına sahne arkası gömülerek yapının şeffaflığı da korunmuştur. Güney batıdaki yapı ise fuaye olarak yeniden tasarlanmıştır.
Asma Kat Vurgusu
Fuaye olarak tasarlanan yapı konferans salonuna asma katlarla bağlanır. Asma katlar bir yandan konferans salonun üst katına konukları ulaştırırken bir yandan onlara manzarandan faydalanma ve yapının endüstriyel mirasını seyretme-algılama imkânı sunar.
Mevcut Strüktür ve Kabukların Korunması
Güney batıdaki fuaye ve doğudaki çok amaçlı yapının boşluklarının programlanması için planda yüzen birimler tasarlanmıştır. Yapıların mevcut strüktür ve kabukları bir kültür mirasıdır. Bu mirasın korunması ancak bir değer olarak önemsenmesi ve görünür kılınmasıyla mümkündür. Bu amaçla projede tüm program parçaları yapı kabuğuna ve diğer hacimlere yapışmayan, birbirinden ve kabuktan kopuk bir biçimde yerleştirilmiştir.
Cephe Karakteri
Fabrika yapılarının cepheleri yeniden ele alınmış, farklı dönemlerde uygulanan birbirinden farklı yapı malzemeleri kaldırılmıştır. Cephelerde, alanın mevcut karakterini en iyi yansıtacak malzeme olan tuğla kullanılmıştır, yapının dışa açıldığı noktalarda ise şeffaf-geçirgen yüzeyler oluşturulmuştur.
Esnek ve Etkin Kullanım
Yeni kültür merkezinin tümünün 7/24 esasına göre tasarlanması önemsenmiştir. Böylelikle yapı bir yandan sürdürülebilir olurken bir yandan da SEKA parkın da kullanım sürelerini uzatır ve tüm alanın imkanlarının daha verimli ve birbirlerini destekleyecek şekilde kullanımına olanak sunar. Bu sayede, otoparklar, kapalı alanlar ve alt yapılar daha verimli kullanılacaktır.
Canlı ve her saat kullanılan bir tesisi için en önemli koşullardan biri mekanların esnek kullanımıdır. Projede tümüyle bu esasla tasarlanmış ve tüm mekanlar birden fazla işlevi birlikte veya ayrı ayrı barındıracak şekilde organize edilmiştir. Avlu bu esnekliğin kilit noktasıdır. Programlar için hem bir birleştirici hem de bir tampon olarak işlev görmektedir.
Tasarım Stratejileri
Proje mevcut strüktür ve kabukları kültürel bir miras olarak kabul eder. Mekanlar bu kabule uygun olarak, yapı kabuğuna ve diğer hacimlere yapışmayan, birbirinden ve kabuktan kopuk bir biçimde yerleştirilmiştir. Farklı kotlardaki asma katlar sayesinde, mevcut strüktür kolaylıkla görülebilmektedir. Hacimler faklı fonksiyon ve kullanıcı sayılarına adapte edilebilir ve farklı programlar uygulanabilir. Tüm bunların yanı sıra, yapı geçirgen, şeffaf cephesi ile fabrika binalarının bildik dışa kapalı, masif kütlesinden sıyrılır ve kullanıcıları içeri girerek mekanı deneyimlemeye davet eden bir kimliğe kavuşur.