Sahra Apartmanı
Esra Akcan'ın Sahra Apartmanı ile ilgili yazısı:Modernite (yenilikler) çoğunlukla bizi en ciddi soru ile, neyi korumak istediğimiz sorusu karşılaştırır. Bir yandan hiçbir şey tarih tarafından silinip gitmez, ya da kolayca mutlak unutulmaya terk edilmez. Bizim bilgi toplanan, gözetleme/takip merkezli çağımızda her şey dokumente edilir. Diğer taraftan, zamanın akışından çok az şey hiç etkilenmez. Gelişim/ilerleme her şeyin bir gün anachronistic/zaman dışı olduğunu gösterecektir.
Geniş bir aile için yarı özerk yaşam alanlarının oluşturulduğu İstanbul'daki Sahra Evi, hatırlama ve unutuş arasındaki böyle bir gerilim anında cisimleştirilmiştir. Giriş katı ailenin engelli üyesi ve yeni ailesi tarafından kullanılmaktadır. Üç kız kardeş ikinci katta yaşarken, ebeveynler üçüncü kata yerleşmiştir. Yapı, İstanbul'da olabilecek depreme karşı zayıf bulunan kötü bakılmış bir modern strüktürün yerini almıştır. (Mimarların isteği ile üniversite tarafından bir araştırma yürütülmüş ve eski yapının bir depremde yıkılmaya maruz kalacağı anlaşılmıştır.) Eski apartman binası, İstanbul'daki Osmanlı zamanındaki yerel ahşap ev tipinin yerini almış tipik bir yerel modern yapı örneğidir.
Sahra Apartmanı, hem İstanbul'daki bu tarihi yerleşim tipolojilerindeki unsurları dolaylı olarak canlandırır hem de hiçbir unsurla açık bir görsel süreklilik taşımayan yeni bir dış görünüş önerir.
Bu yapıda sayısız bellek izleri takip edilebilir. Bir taraftan da yerini aldığı eski modern yapının aynı alan ve yüksekliğini korur. Bu şekilde rmimarın modern müşteriler için yerleşim kültürünü saptarken çoğu zaman yapı kütlesinin yükseklik ve boyut sınırlamaları ile çalışma zorunluluğu karşısında kalması anlamında hala Türkiye'deki modern mimarlık mesleğinin hapsedildiği/ tuzağa düşürüldüğü gerçeklerin olduğu kanıtını barındırır.
Kütlesinden bağımısız olarak, Sahra Binası geniş şefaf yüzeyleri, açık plan kavramı, içerisi ve dışarı arasındaki doğrudan ilişkisini, Eski aparmant yapısının da bir parçası olduğu Türkiye'deki modern mimarlık hareketine borçludur.
Diğer taraftan, Sahra Binası İstanbul'da her yerde bulunan apartmanlardan farklılık gösterir. Türk modernizasyonunda genelde görülen beş-on çekirdek ailenin bir yapıda bir araya getirilmesindense, aynen Osmanlı geleneksel ahşap evlerindeki gibi, yeni yapı tek bir geniş aile için tasarlanmıştır.
Bu tasarım, mimari düzenlemede geniş yansımalara sahiptir; bahçe kotu ve teras katı geniş ailenin ortak yaşam mekânlarına ayrılmıştır. Bir anlamda, Sahra Apartmanı ortak havuzlu bahçesi, ortak hayatı, Şark Köşesinin bulunduğu ortak terası ile geleneksel yerel evleri hatırlatan fısıldanan bir ima ile, sofa ve avlu geleneğini canlandırır.
Sahra Apartmanı aynı zamanda yukarda yer alan iki mevcut yerleşim tipolojisine, yeni bir bilinç geliştirerek aşağıda belirtilen konularda katkıda bulunur:
İlk olarak, eski yapının depreme karşı dayanaksızlığı sebebiyle yıkılması gerekliliği Türkiye'de çok kısa yaşam süresine sahip geniş çaptaki modern yapılaşmanın mahkum olduğu çarpık yapı deneyiminin kanıtı olarak hizmet edecektir.
İkinci olarak, engelli aile üyesinin yaşadığı giriş katı onun durumuna uygun olarak tasarlanmıştır. Böylece, yapı mimari tasarımın en az ayrıcalıklı ve engelliler de dahil olmak üzere, tüm insanlık ve herkes için olduğu bilincinin geliştirir.
Üçüncü olarak, yapı enerji tasarrufu yapar. On iki ay için gereken tüm sıcak su ihtiyacı ve kışın gereken ısıtmanın %30nu güneş enerjisi tarafından sağlayarak İstanbul'daki benzer apartman yapılarına göre nadir bir örnek teşkil eder.
Son olarak, Türk inşaat firmalarının küresel pazarda artan paylarının oluşması ile birlikte oluşan yeni durumda yapı geniş bir yeni malzeme seçeneği sunar.
Esra Akcan