Yapı Kredi Kültür Sanat (YKKS)
TEGET Mimarlık tarafından dönüştürülen ve yeniden işlevlendirilen YKKS binası 1958 yılında Paul Schmitthener tarafından inşa edilmişti.Tasarımcıları, projeyi anlatıyor:
İstiklal Caddesi, geçmişindeki çöküş-yükseliş dönemlerini de akılda tutularak; 20. yüzyıl başından günümüze dek nitelikli yapıların dokuduğu, hala ve yeniden içerik üretebilecek bir “kent parçası.” Uzunluğu iki kilometreyi bulan, yer yer eni on beş metreye dek daralan bu kanyon, içindeki binlerce insanın devinimiyle özgün bir mekan deneyimi sunuyor. Bu, dar cephelerine karşılık arka sokaklara uzanan bina derinliklerinin imkan verdiği fakat üst katlara çıktıkça tenhalaşan, caddeyle bağı kopan ve dolayısıyla zemin kata hapsolan bir deneyim. Galatasaray Meydanı’nı tutan YKKS, tam bu noktada önem kazanıyor. Tünel ve Taksim Meydanları arasında kıvrılarak uzanan İstiklal Caddesi’nin dar kesiti bu yapının önüne gelince açılıyor; meydan binayı, bina meydanı kuruyor. YKKS, zemine hapsolan deneyimi, meydandan binaya aktarıyor; bir başka deyişle bina meydanın devamı haline geliyor.
Yeni bir bina olmakla birlikte YKKS, Paul Schmitthener’in 1958 tasarımı yapısının bir nevi dönüşümü olarak nitelendirilebilir. Kütlesi, İstiklal Caddesi ve Ara Sokak’a bakan cephe düzeni, kat hizaları ile dikey taşıyıcıları aynen tutularak, meydana baktığı noktada binanın içi boşaltıldı. Bu boşluk, YKKS’nin sırasıyla kitabevi, müze, sergi salonu, performans salonu, kütüphane ve son olarak yayınevi işlevlerini; rampalar dizisiyle birbirine bağlayarak kamusal bir hat, bir ara mekan oluşturuyor. Binanın kitabevi, sergiler ve salon arasındaki dolaşımı bir canlının iç yapısı gibi meydan tarafından izleyenler için sergilenebilirken, binaya tırmanan izleyiciye çeşitli işlevler arasındaki seyahatinde İstiklal Caddesi ve Galatasaray Meydanı’nı farklı açı ve yüksekliklerden tecrübe etme fırsatı sunuyor. Bunlarla birlikte en can alıcı duraklardan birini, YKKS koleksiyonundaki en önemli eser; İlhan Koman’ın Akdeniz Heykeli tutuyor. Heykel burada yapının olduğu kadar, meydanın ve kentin de bir parçası haline geliyor. Son olarak; korunan cepheler, orijinal yapının hatırasına saygı gösteriyor ve toplumsal belleğe hitap ediyor.
Bu süreçte; kamuya açık bir kültür sanat merkezini fiziksel olarak da etrafındaki kentsel dokuya eklemek, dolayısıyla kentsel dokuyu da merkezin iç mekanına katmak; böylelikle tecrübeleri, bakış açılarını ve olasılıkları çoğaltmak ana motivasyon olmuştur.