Üretken Topoğrafya
ODTÜ Teknokent'in 4 farklı karakterini (yapısal yerleşim, tepe, sazlık, orman) barındıran mevcut topoğrafyası, yapısal katmanların zaman içinde eklemlene eklene geliştiği bir doku üretmiştir.Bu doku içinde oluşan ilişkiler yeniden yorumlanarak; Açık-doğal-yapay-kapalı alan ilişkileri, Odtü, kampüs hayatı, kent... gibi çevresel katmanları fiziksel olarak ya da program üreterek halka halka birbirine bağlayacak; bireyin özel ya da ortak 'zaman' kulanımını çeşitlendirecek ve zenginleştirecek; üst ölçek-alt ölçek ilişkilerini fraktal olarak geliştirecek; kimlik üreten 'yeni bir topoğrafya' olarak ele alınmıştır.
Doğal ve yapay katmanlarla üretilen bu topoğrafya, gerek geometrileri gerekse mevcut alanın doğal nitelikleri ile ele alınarak tekil bir kullanımı üretmekten çok çeşitli kullanımları tetikleyecek 'program' üreten araçlar olarak ele alınmışlardır.
Bu 'üretken topoğrafya' mevcut alanların nitelikleri ile birleşirken; bütün alanın farklı kimliklerini birbirine bağlar, diker. Bu arada da alt ölçekte kendi varlığı ile yeni ürettiği ilişkiler sayesinde alt ölçekte yeni aktivite adaları tanımlar. Mevcut kimlikleri zenginleştiren ve yeni programların üretilmesine imkan sağlayan aktivite adaları; kendi kimliklerine göre içinde farklı programlar barındıran ve içeriksel sürekliliği sağlayacak; alandan alana göre yeni içerikler barındıran yapısal servis birimleri (servis hubları: SH) ile desteklenmiştir.
Yaratıcılık, yenilikçilik ve teknoloji ile özdeşleştirilen Teknokentlerin hayatı göz önünde bulundurularak bireyin serbest ya da sosyal zamanını programlayabileceği çeşitlilik ve imkanlar bu alanda araştırılırken; bireysel çalışma alanlarının da tüm alanın bu potansiyelleri ile birleştirilebileceği HUB birimleri önerilmiş; tüm alanın farklı kimliklerine göre çeşitlenebilecek bir tasarım geliştirilmeye çalışılmıştır.(kentsel-kırsal hub: KeH,KıH)
'Üretken topoğrafya' Çevresel tasarım kapsamında, yarışma alanının A (Teknopark Meydanı) olarak tanımlanan alt parçasında şartnamede zemin altı olarak tasarlanması beklenen otopark düzenlemeleri ise şöyle yorumlanmıştır:
Zemin sürekliliği için otoparkları kapsayan pek çok dezavantajı olan bir yer altı yapısı üretmek yerine; zemindeki mevcut açık alanları bina girişlerini yeşil avlular olarak otoparklarla yeniden düzenleyen; tüm alandaki yaya-zemin sürekliliğini (mekânlar zinciri) 3.boyuta taşıyan yeşil bir kabuk önerilmiştir. Bu sayede yeraltına inmenin yaratttığ pek çok yapısal önleme gerek kalmadan; kabuk zemin arasındaki boşlukları da kotlu otopark ve çeşitli donatılar ile beslenen meydan olarak kullanıbilen; kabuk üstünü de HUB'lar ile beslenen, bireysel ya da grup olarak deneyimlenebilecek, tamamanen yayalaşmış yeşil bir topoğrafya önerilmiştir.
Teknopark'ın Odtü tarafında yer alan ilk etap binalarının otoparkları da yeni zemine entegre edilerek; yeni sistemin talep edeceği yeni otopark ihtiyaçları için bu bölgede tümüyle robot olarak çalışan, otomatize olmuş (automatic car park system) otopark kuleleri önerilmiştir. Bu kulelerin, fonksiyonel açıdan bu alanın ihtiyaçlarını fazlasıyla sağlaması kadar; üretken topoğrafya ile birlikte yatay Ankara Topoğrafyasında Teknokentin yeni sembollerine dönüşebileceği mirengi noktaları (landmarks) olarak da görülebileceğini düşünüyoruz.