Ford Otosan Sancaktepe Ar-Ge Merkezi
TeCe Mimarlık'ın tasarladığı, İstanbul Kartal'da inşa edilen Ford Otosan Sancaktepe Ar-Ge Merkezi, Ford Otomotiv Grubu'nun dünyadaki 4. mühendislik merkezi.Ofis projesini anlatıyor:
"TEM otoyolu İstanbul-Gebze güzergahı tipik bir peyzaja sahip. Otoyolun iki yanını büyük boşluklar ve onları birbirine bağlayan, belli bir düzenden yoksun yapı blokları tanımlıyor. Mimari karakter - ya da karaktersizlik- oldukça çeşitli. Kimi yarım kalmış, alçaklı yüksekli, irili ufaklı depolar, üretim binaları, kiralık ofisler, sonradan legalleşmiş konut yerleşimleri bu çeşitliliği oluşturuyor. Böylesine düzensiz ve kaotik bir fiziksel çevre içine yerleşecek, üstelik TEM'e bitişik bir Ar-Ge binasının nasıl biçimleneceği sorusu tasarımın temelini oluşturdu.
Ford Otosan Ar-Ge Üssü'nün tasarımı, bir yandan belli bir düzenden yoksun ve gürültülü yakın çevre ile diyalog kurarken diğer yandan da kendi içine dönük kontrollü ve dingin bir çalışma ortamı yaratmak gibi bir ikilem içeriyor. Ayrıca, Sultanbeyli, Sancaktepe gibi kentin alt merkezlerinden de uzak, toplu taşıma güzergahlarından yoksun, sadece motorlu taşıtlarla ulaşılabilen izole bir konumda, 1500 kişi için hem çalışma hem yaşam alanının nasıl yaratılabileceği gibi belirleyici faktörlerle şekillendi
İstanbul Kartal'da inşa edilen Ford Otosan Ar-Ge Üssü, Ford Otomotiv grubunun dünyadaki 4. mühendislik merkezi. 38.000 m2'lik kapalı alana sahip olan merkez her türlü çağdaş teknolojik olanakları kullanan ve bu çağdaş yaklaşımı dinamik bir mimari ile ifade eden yapılardan oluşuyor. İşveren tarafından talep edilen alçak ve yaygın bir ofis kitlesi isteği, tasarımı önemli ölçüde yönlendirdi. Programı, tasarım stüdyosu, açık ofisler, kapalı ve açık oto teşhir alanları, sergi salonu, oditoryum, kafeterya, açık/yarı açık teraslar ve avlulardan oluşan, 1500 kişi kapasiteli bu Ar-Ge üssü bir kampüs anlayışıyla ele alındı. Bahsi geçen tüm veriler doğrultusunda, ihtiyaç programının iki ana kitleye dağıtılması ve bu kitleler arasında tamamen kontrol edilebilir ortak bir yaşam alanı oluşturulması akla en yakın çözüm haline geldi.
Yeni kompleks içinde çalışan insanları kucaklayan, motive edici ortak çalışma alanları yaratmak düşüncesi üzerine kurulu. Olabildiğince şeffaf ve akışkan bir mekan kurgusu üzerinden geliştirildi.
TEM otoyoluna cephe veren kompleks 2 ana ofis kitlesinin tanımladığı bir avluyu gizliyor. Otobana paralel konumlanan ön plandaki blok aynı zamanda buradan gelen gürültü ve rüzgara karşı bir bariyer görevi görürken arkasında kalan mekanlar tamamen rekreaktif amaçlı açık gezinti ve buluşma alanları olarak kullanılıyor. Paralel ofis blokları açılı bir şekilde avlu boyunca uzanır ve köprülerle bağlanıyor. İki kitlenin arasında yer alan kafeteryaya çökük bir alt terasa inilerek ulaşılıyor. Kafeteryanın çatısı aynı zamanda ofis zemin katlarından ulaşılabilen bir iç bahçe olarak kullanılıyor.
Tasarım stüdyoları, ana girişin uzağında ve alt kotta yer alıyor. Bodrum kotunda konumlanan stüdyolar çatıdan doğal ışık alan, kontrollü girilebilen mekanlar. Doğal ışığın iç ortama olabildiğince taşınabilmesi için her iki blokta da bodrum kotuna kadar inen atriumlar düzenlendi. Bu atriumlar, ışık sağlamakla kalmayıp katlar arası ofis iç sirkülasyonunun gerçekleştiği karşılaşma ve mola mekanları.
Yapıların dış çeperleri pasif güneş kontrolü sağlayan, farklı geçirgenlik değerlerine sahip perfore aluminyum levhalar ile kaplı. Ancak avluya bakan cephelerde bu kaplama tamamen kaldırılarak cephe şeffaflaşıyor ve avlu ile doğrudan görsel temas kuruluyor. Bu tavır mühendislik merkezinin aslında bir bütünün ortadan ikiye ayrılarak ortadaki avluyu oluşturduğunu ifade ediyor. Dış kabuğu oluşturan geçirgen levha profilleri bükümlerle daha rijit bir hale getirildi, bu aynı zamanda kitlenin dinamik etkisini daha da kuvvetlendirdi.
Yeni Ar-Ge Üssü, bugüne dek farklı şekillerde tekrarlanagelen ofis tipolojisini yeniden üretiyo. Ancak bunu, önerdiği açık ve kapalı ortak alanlar, kurguladığı farklı ve sürprizli mekansal ilişkilerle zenginleştirerek bir adım öteye taşıyor."